top of page

Doların Gücü ve Geleceği

Bugün herhangi bir haber programına baktığınızda ABD ile ilgili bir haber görmeniz kaçınılmazdır. Bu durum ABD’nin dünya üzerinde kurduğu hegemonyadan kaynaklanmaktadır. Bu yazıda da ABD’nin ekonomik hegemonyasını kurmasının ve doların rezerv para birimi haline gelmesinin üzerinde duracağız.

Rezerv Para Birimi Nedir?

Rezerv para birimi, merkez bankaları ve diğer finansal kuruluşlar tarafından küresel ekonomide kullanılan ve yüksek miktarlarda bulundurulan para birimidir. Bu para birimi dünyanın genelinde güvenli bir liman olarak kabul edilir. Bildiğiniz üzere bugün dünyanın rezerv para birimi olarak ABD doları kabul görmektedir. Bunda ABD’nin ekonomik ve politik olarak kurduğu üstünlük etkili olmaktadır. 

Rezerv para birimi olmanın belli şartları olmasa da bazı ekonomik özelliklerin tarih boyunca para birimlerini rezerv para birimi olarak kabul görülmeye bir adım daha yaklaştırdığı söylenebilir. Bu özelliklerden bazıları ülkenin ekonomik büyüklüğü, sermaye hareketlerinin serbestliği, esnek döviz kuru ve ülkenin makroekonomik politikaları uygulayış biçimi, finansal piyasaların gelişmişlik düzeyidir. Bu özelliklerin hepsi şeffaflığı ve istikrarı sağlar dolayısıyla da diğer ülkelere güven aşılanmış olur.

Peki, neden bir rezerv para birimine ihtiyaç duyuyoruz; herhangi bir para rezervinin varlığı bizim için zorunlu mu? Evet, zorunlu diyebiliriz çünkü böyle bir para biriminin yokluğunda bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Eğer birden fazla para birimiyle ticaret yapıldığı bir dünyada yaşamakta olsaydık bir ülke veya firma ürününü satarken kendi yerel para biriminden ödeme isterdi. Alıcı olan taraf ise bu ürünü alırken kendi para birimini satıcı olan ülkenin para birimine çevirmek zorunda kalırdı. Alıcı olan ülkenin bu çevirme işlemini yapması (yani kendi para birimini satması ve diğer para birimini alması)  için kendi para birimine alıcılar gerekeceğinden bu işlemin yapılması uzun sürerdi. Döviz büroları ya müşterilerini bekletmek zorunda kalacak ya da döviz bürosuna zarar getirecek para birimlerini tutmak zorunda kalırdı. Aksine bir rezerv para birimine sahip olduğumuzda işlem hacmi yüksek olacak böylece alım ve satımlar için bekleme süresi azalırken daha verimli bir sistem oluşmaktadır. 

Bir Ülke İçin Rezerv Para Birimi Olmanın Avantajları

Bir ülke için para biriminin, rezerv para birimi olarak kullanılmasının faydaları ve zararları uzun zamandır ekonomistler ve siyaset bilimciler tarafından tartışılmaktadır. Bu fayda ve zararlardan bazılarını aşağıda anlatacağız:

Düşük Borçlanma Maliyeti: Rezerv para birimi olduğundan dolayı ABD dolarına duyulan güven fazladır. Bu güven de ABD dolarında yüksek talebe yol açar böylece ABD hükümeti diğer ülkelere göre daha az faiz oranlarıyla borçlanabilir.

İşlem Maliyetleri: Uluslararası para birimine sahip olan bir ülkenin bankacılık sistemi bu durumdan da fayda sağlar. Bankalar artan döviz işlemleri ile komisyon ücretlerinin artmasıyla işini büyüterek yurt dışına açılma fırsatı yakalar. Finansal olmayan diğer şirketler de yurt dışına kendi para birimleriyle satış yaparken döviz kuru riskinden ve işlem maliyetlerinden kaçınarak fayda sağlamış olur.

Uluslararası Senyoraj: Senyoraj, paranın üzerinde yazılmış nominal değer ile üretim maliyeti arasındaki farktır. Uluslararası senyoraj ise rezerv para birimine sahip olan ülkenin para basması sonucu ürün ve hizmetlere erişebilmesidir. Yani bugün ABD, herhangi bir ürünü ithal etmek için sadece doların basım ücretini ödeyerek o ürünü alacak paraya sahip olabilir. Bu da ekonomisinin tümü için maliyetsiz bir kaynak kazancı anlamına gelir. 

Makroekonomik Esneklik: Bir para biriminin uluslararası kullanımı ödemeler dengesinin yurtiçi para ve maliye politikaları üzerindeki kısıtlamalarını gevşetebilir. Bir ülke, ödeme açıklarını kendi parasıyla finanse edebildiğinde politikacıların kamu harcama hedeflerine uyması daha kolay hale gelir. Böylece hükümet politika hedeflerini gerçekleştirmek için daha fazla serbestliğe sahip olur.

Politik Baskı Gücü: Bu güç, ülkelerin rezerv para birimine güvenmesi ve uluslararası ticaretini bu para birimiyle devam ettirmesi sonucu gelen bağımlılıktan kaynaklanmaktadır. Bu bağımlılık, rezerv para birimine sahip olan ülkeye finansal kaynaklara erişimi kontrol etme gücü verir. Bu güç iki yönlü olarak da kullanılabilir. Rezerv para birimine sahip olan ülke kriz durumlarında yandaşlarına destek paketleri açıklayarak veya krediye ayrıcalıklı erişim sağlayarak ekonomilerine destek olabilir. Tam aksine siyasi gerilim arttığında düşman olarak gördüğü ülkeleri uluslararası ticaret ağlarından tıpkı İran örneğinde olduğu gibi çıkarabilir. Bu gücün varlığı haliyle, kullanılmasa bile, diğer ülkelerin ona karşı politikalar geliştirilmesine de zorluk çıkarır. Böylece rezerv para birimine sahip olan ülke hegemonyasını sürdürme imkanı elde eder.

İtibar: Yine politik olarak rezerv para birimine sahip olan ülkenin itibarının artacağını, dünya genelindeki olaylarda söz sahibi olacağını söyleyebiliriz. Bugün siyaset bilimciler buna yumuşak güç demektedir. Bu güç, diğer ülkelerle işbirliği için ülkenin tercihlerini etkilerken kullanılabilir.

Aşırı Değerlenme: Zarar tarafına gelecek olursak söyleyebileceğimiz ilk şey rezerv para biriminde yabancıların oluşturduğu aşırı talepten dolayı yaşanabilecek aşırı döviz değerlenmesidir. Bir para birimi çok kullanıldığında haliyle popülerliği artacak bu nedenle aşırı değerlenme riski oluşacaktır. Aşırı değerlenmiş bir para birimi ihracatın daha pahalı hale gelmesi, ithalatın ise daha ucuz hale gelmesi demektir. Bu durum alım gücü artacağından Amerikalı tüketiciler için iyi olsa da üreticiler için olumsuz etkileri olacaktır. Üretici hem ithal edilen ucuz mallar dolayısıyla iç piyasada geri düşer hem de uluslararası ticarette rekabet edemez hale gelir.

Politika Sorumluluğu: Rezerv para birimine sahip olan ülke geniş bölgesel ve küresel para yapılarının yönetimi konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmek zorunda kalır. Rezerv para birimine sahip olan ülke bazı koşullarda sistematik ihtiyaçları ve kırılganlıkları gidermesi veya bir ülkeyi krizden kurtarması için çağrılabilir. Bunları yapmak için rezerv para birimine sahip olan ülke de para politikasını değiştirmek veya zor durumdaki ülkeyi kurtarmak için sübvansiyonlu krediler sağlamak zorunda kalabilir. 

ABD Doları Nasıl Rezerv Para Birimi Haline Geldi?

İngiltere, ABD’den önce dünyanın ekonomik ve politik olarak süper gücüydü. Özellikle 18. yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi ile ülkenin ekonomisi gelişerek dünyanın üretim ve finans merkezi haline gelmiştir. Sanayi Devrimi’nden sonra yaptığı reformlarla da yerini korumaya devam etmiştir. İngiltere, aynı zamanda dünyanın en büyük ticaret hacmine sahip ülkesiydi. 1860-1914 yılları arasında gerçekleşen dünya ticaret hacminin büyük ihtimalle yaklaşık %60’ı sterlindi. 

İngiltere’nin hegemonyası bildiğiniz gibi Birinci Dünya Savaşı sonrası büyük zarar görmüştür. Rusya ve Fransa savaş harcamalarını sterlin üzerinden finans etmiş, ürünlerinin bazılarını da İngiltere pazarından sağlamıştır. İngiltere de bu iki devletten büyük getiriler sağlayarak Londra’nın finans merkezi statüsünü korumaya çalışmıştır, fakat savaş ilerledikçe İngiltere savaşın getirdiği harcamalar ve zararlar sonucunda ABD’den ürün almaya, bu alımları karşılamak için ise yabancı varlıklarını satmaya başlamıştır. ABD bunun sonucunda İngiltere ve diğer müttefiklerinden ciddi paralar elde etmiştir. Savaşın sonucunda İngiltere’nin ödemeler bilançosundaki problemlerden sterlin rezerv para birimi statüsünü kaybetmeye başlamış, ABD doları ise uluslararası piyasalarda üstünlüğünü göstermeye başlamıştır. 

Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkeler bugün kur savaşları olarak adlandırılan ekonomik üstünlük mücadelesine Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde başlamıştır. Ayrıca ülkeler savaş boyunca da devam eden enflasyonla mücadele etmeye başlamıştır. Özellikle Almanya’da enflasyon inanılmaz seviyelere çıkmıştır ancak enflasyondan sadece savaşı kaybeden ülkeler değil kazanan ülkeler de zarar görmüştür. Dünya Savaşları arasındaki bu dönemde altın standardının yıkılması, yüksek gümrük tarifelerinin uygulanması, devalüasyon girişimleri, Büyük Buhran gibi olaylar durumu daha da kötü hale getirmiş, bunların sonucunda dünya ticareti ciddi oranda düşmüştür. Böylece dünya İkinci Dünya Savaşı’na doğru sürüklenmiştir. 

ABD’nin hegemonyası ve rezerv para birimi haline gelmesinde İkinci Dünya Savaşı sırasında 44 ülkeden delegenin katılımıyla 1944 yılında imzalanan “Bretton Woods” anlaşması çok büyük etkiye sahiptir. Bu anlaşmayla ilk kez yeni bir uluslararası para sistemi kurmak için ülkeler toplanmıştır. Burada konuşulan en önemli konulardan biri de uluslararası ticarette ve ödemelerde hangi para biriminin kullanılacağı olmuştur. 

Bretton Woods anlaşmasının ana amaçları Büyük Buhran’dan alınan derslerle döviz kuru istikrarını sağlamak, rekabetçi devalüasyonları önlemek ve ekonomik büyümeyi teşvik edecek bir sistem oluşturmaktı. Katılımcılar bu amaçlarda ortak olsa da yöntem konusunda ayrılıklar vardı. Toplantıya İngiltere heyeti adına katılan John Maynard Keynes “Clearing Union” adında küresel bir merkez bankası kurulmasını savundu. Bu düşünce Keynes’in kamu kurumlarının kriz zamanlarında piyasaya müdahale etmesi gerektiği düşüncesiyle doğrudan ilgiliydi. Bu kurum büyük kaynaklara ve yetkiye sahip olacak, gerektiğinde müdahalelerde bulunacaktı. Ayrıca bu kurumun “Bancor” isimli uluslar üstü ortak bir para birimi oluşturmasını, uluslararası ticarette ve ödemelerde Bancor’un kullanılmasını önermiştir. ABD Hazine Bakanlığa adına toplantıya katılan ekonomist Harry Dexter White’ın karşı önerisi kabul edilmiştir. Bu öneriye göre ABD doları ortak bir para birimi yerine rezerv para birimi olarak kullanılacak ABD doları altına, diğer para birimleri ise dolara endekslenecektir. Bunun yanında ABD doları basma yetkisi sadece ABD’de olacaktır. Keynes’in önerisinin diğer ülkeler için daha adaletli olmasına rağmen Harry Dexter White’ın önerisinin kabul edilmesinde ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’nda elde ettiği faydaların yanı sıra İkinci Dünya Savaşı nedeniyle sanayi kapasitesini artırarak o günün ekonomisinde orantısız derecede ağırlıklı bir paya sahip olması etkili olmuştur. 

ABD yaşadığı enflasyon ve diğer sıkıntılara bağlı olarak 1971 yılında doların altına olan bağlılığını sonlandırmıştır. Yani para birimleri serbest bırakılmış, böylece Bretton Woods sistemi sonlandırılmıştır. Doların serbest bırakılmasından sonra ekonomik olarak sarsıcı sorunlar yaşansa da ABD, doların rezerv para birimi statüsünü korumak adına önemli adımlar atmıştır. ABD’nin Suudi Arabistan ve diğer OPEC ülkeleriyle anlaşmaları sonucu dolar, petrol ticaretinde başı çekmiştir. Bu anlaşmalara göre Suudi Arabistan ve OPEC ülkeleri ürettikleri petrolleri sadece ABD doları cinsinden ihraç edecek, ABD ise bunun karşılığında OPEC ülkelerine güvenlik garantisi verecektir. Böylece doların dünyadaki dolaşımı artmış ve küresel rezerv para olarak kullanımı bugünlere kadar devam etmiştir. 

ABD Dolarının Bugünkü Konumu

ABD doları bugün hâlâ uluslararası ticarette ve uluslararası işlemlerde en çok kullanılan para birimi olmasına rağmen rezerv para birimi statüsünü kaybetmesine dair endişeler vardır. Bu konuda karşımıza dedolarizasyon veya dolarsızlaşma kavramı çıkmaktadır. Dolarsızlaşma dünyanın rezerv para birimi olan ABD dolarına olan bağımlılıktan uzaklaşma süreci olarak tanımlanır. Dolarsızlaşmanın amacı dünya ticaretinde ve finansal işlemlerde doların kullanımının azaltılması böylece dolara yönelik talebi azaltmaktır. Özellikle Çin’in son dönemdeki yükselişi, ABD hegemonyasının biteceği düşüncesi dolarsızlaşma terimini öne çıkarmaktadır.

Dolarsızlaşma dediğimiz kavram adım adım gerçekleşen bir oluşumdur. Bugün dolarsızlaşmanın hızlanması için olası iki senaryo olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki doların güvenli liman olma özelliğini ve ABD’nin ekonomik, politik veya askeri olarak konumunu zayıflatan olumsuz olayların yaşanması; ikinci senaryo ise ABD doları dışında diğer para birimlerinin hızla gelişmesi, istikrarını ve güvenilirliğini piyasaya kanıtlamasıdır.    

Son yıllarda güç dengelerinde yaşanan değişimler, bu ikinci senaryoya giriyor, doların rezerv para birimi statüsünü sorgulatmaktadır. ABD bazı ekonomik verilerde liderliği çoktan kaptırmıştır. Satın alma gücü paritesi (SAGP) ile hesaplandığında ABD’nin liderliği 2014 yılında son bulmuş, liderliği Çin’e kaptırmış olarak gözüküyor. Yine uluslararası ticarette Çin ve Avrupa Birliği payını ciddi oranda artırmayı başarmıştır. Hatta bugün Çin ve ABD’yi ticaret partnerlerini bakımından kıyasladığımızda 2001 yılında ülkelerin %80’inden daha fazlasının ABD ile olan ticareti, Çin ile olan ticaretlerinden daha fazla iken bu oran 2018’de %30 oranına düşmüştür.

Bu gelişmelere karşın ABD doları uluslararası ödemelerde ve finansal işlemlerde hâlâ daha büyük paya sahiptir. Bundaki en önemli sebeplerden biri doların uluslararası rezervlerdeki ağırlığıdır. Daha önceden ABD doları %80’lik payı bugün %59’lara kadar düşmüşse de grafikte görüldüğü gibi ABD doları uluslararası döviz rezervlerinde yerini korumaktadır ve hatta üstünlüğü açıktır. En yakın rakibi olan euro %20 seviyelerindeyken kendisine rakip olarak gösterilen Çin yuanı ise %2,5 seviyelerindedir. Yine uluslararası ticaretteki döviz kullanımı bakımından işlemlerin yarısına yakını dolar cinsinden yapılmaktadır. Eski İngiltere Merkez Bankası Başkanı da ABD’nin küresel ticaretin %10’unu ve dünya SAGP ekonomisini %15’ini oluşturmasına karşılık uluslararası ticaretteki işlemlerin yarısının hâlâ dolar cinsinden yapılmasına ses çıkartmış, daha önce bahsetmiş olduğumuz Bretton Woods anlaşmasında Keynes’in dile getirdiği gibi bir uluslararası para birimi kullanımını önermiştir.

Potansiyel Rezerv Para Birimleri

Euro

Euro’nun açıklanmasıyla birlikte rezerv para birimi olarak ABD dolarının yerini alabileceği veya ABD dolarına yaklaşıp yaklaşamayacağı tartışma konusu olmuştur. İlk olarak ABD’nin zaten yerleşmiş bir rezerv para birimi olarak daha avantajlı olduğu, yerinden edilmesinin zor olduğu söylenmiştir. İkinci olaraksa euronun gücünü artırması ve rezerv para birimi haline gelmesinin “network effect” kavramına bağlı olduğu bunun da onun gelişimini durağanlaştıracağı ve onu daha sonra içinden çıkılamaz bir duruma sokacağı iddia edilmiştir. Network effect denilen kavram bir yapının gelişmesi için yapıya bazı müşterilerin katılması, bunun sonucunda katılan müşterilerden etkilenen yeni müşteriler çekerek büyüyen yapılar için kullanılır. Yani bizim örneğimizde euronun gücünü artırması için X ülkesinin ticarette rezerv para birimi olarak euroyu kullanması ve diğer ülkelerin de bundan etkilenerek euroyu kullanmaya başlaması gerekir. Baktığımızda bu iki iddia da euronun çıkışında yaşadığı ilk durgunluk döneminde iddia edilmiştir. Durgunluk döneminden sonrasında geçersiz kalmıştır. ABD yerleşik olarak daha güçlü olsa da euro rekabet edebileceğini göstermiş, diğer ülkelere de kendini kabul ettirmeyi bir nebze de olsa başarmıştır. Bir diğer sorun ise euro kullanan ülkelerin, devlet tahvili piyasalarındaki tam entegrasyonu sırasında ortaya çıkan engellerin, euronun uluslararası rolünü sınırlayabilecek önemli bir faktör olmasıdır. Sorunlarının yanı sıra Avrupa’nın ve euro kullanan ülkelerin uluslararası ticarette önemli rolleri vardır. Ayrıca yukarılarda da bahsettiğimiz gibi Avrupa Birliği uluslararası borçlanmalarda, ticari ödemelerde ağırlığını hissettirmektedir. 

Euro bugün merkez bankalarında tutulan ve dünya ticaretinde kullanılan para birimi olarak dolara en yakın konumda olsa da euro kullanan ülkelerin homojen bir yapıya sahip olmaması euronun rezerv para birimi olma ihtimaline zarar vermektedir. Hatırlarsanız ki ilk bölümde makroekonomik politikaların uygulanış biçiminin rezerv para birimi olmak için önemli olduğundan bahsetmiştik. Avrupa Birliği homojen bir yapıya sahip olmadığından dolayı makroekonomik göstergeler bakımından ülkeler ciddi farklılıklar göstermekte, tek bir para politikası yerine farklı maliye politikalarının takip edilmesi euronun rezerv para birimi olma ihtimalini düşürmektedir.

Çin Yuanı

Bugünlerde gündeme sık sık gelen Çin yuanı da özellikle dünya ticaretindeki ağırlığından ve son dönemde yaptığı yeniliklerle rezerv para birimi adayı olarak gösterilmektedir. Özellikle Çin’in dış ticarette kendi para birimini kullanmaya yönelik attığı adımlar dikkat çekicidir. Çin, başını çektiği BRICS ülkeleriyle (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) dolar kullanmak yerine kendi para birimlerini kullanmak üzerine anlaşmıştı. Ayrıca Çin’in Suudi Arabistan’dan petrolü dolar yerine Çin yuanı ile ithal etmek için görüşmeler yaptıkları bilinmektedir. Bunların sonucunda Çin bugün yurt dışına yaptığı işlemlerde yuanı dolardan fazla kullanmaktadır. Yuan Çin’in yurt dışı işlemlerinin %48,4’ünü oluştururken dolar %46,7’sini oluşturmaktadır.

Çin’i de euroya yaptığımız gibi rezerv para birimi olmak için gerekli olarak varsaydığımız özelliklere göre incelediğimizde Çin’in bazılarında geri kaldığını görüyoruz. Sermaye hareketleri serbestliği olarak baktığımızda Çin’de büyük kısıtlamalar görüyoruz. Çin sermaye giriş ve çıkışlarına müdahalelerde bulunmaktadır. ABD ise sermaye hareketliliği serbestliği en üst düzeyde olan ülkelerdendir. Çin’de sermaye hareketlerinin kontrol edilmesi haliyle yabancı yatırımların azalmasına yol açmaktadır. Çin için bir diğer sıkıntı ise finansal piyasaların gelişmişlik düzeyidir. Bir ülkenin para biriminin, rezerv para birimi statüsüne gelmesi için finansal piyasaların geniş, derin ve likit bir şekilde işlemesi çok önemlidir.  Çin ABD ile karşılaştırıldığında finansal piyasaları sınırlı ve gelişmemiş olarak gözükmektedir. Bu durum diğer ülkelerin merkez bankaları tarafından tutulma ve ticari işlemlerde kullanılma oranlarını direkt olarak etkilemektedir.


Kaynakça

ÖZDEMİR, V., & YAVUZ, H. (2021). "Yeni Uluslararası İktisadi Düzende Dolarsızlaşma Eğilimleri." Başkent Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Dergisi, 5(1), 64-76

Federal Reserve History (2013). "Creation of the Bretton Woods System." www.federalreservehistory.org

Arslanalp, S. ve Simpson-Bell, C. (2021, Mayıs 5). "US Dollar Share of Global Foreign Exchange Reserves Drops to 25-Year Low." IMF BLOG. www.imf.org

Rajah, R. ve Leng, A. (t.y.). "The US-China Trade War: Who Dominates Global Trade?" Lowy Institute. www.lowyinstitute.org

Zhang, J., Zhou, W., Westbrook, T. (2023, Nisan 26). "Yuan Overtakes Dollar to Become Most-Used Currency in China's Cross-Border Transactions." Reuters. www.reuters.com

Cohen, B. J. (2011). "The Benefits and Costs of an International Currency: Getting the Calculus Right." Open Economies Review, 22(4), 739-757

Özgül, A. T. (2017). "Rezerv Para Birimi Olan ABD Doları’nın Rezerv Para Konumunun Sürdürülebilirliği." Marmara Üniversitesi, İstanbul

Comments


Her gün ve ay yeni yayınlarımızdan haberdar olabilirsiniz

Gönderdiğiniz için teşekkürler!

©2022, Cağaloğlu İktisat Kulübü tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page